Ultrasonik dalgaların, malzeme içi hataların tespitinde kullanılması ilk defa 1931 yılında bir Alman patenti ile başlar. İlk ticari cihazlar 1940 senelerinde endüstriye yayılmaya başlamıştır. Elektroniğin gelişimi bu tekniğin pratik bir muayene metodu olarak gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Şimdi tahribatsız muayenenin temel metotlarından biri haline gelmiştir.
Ultrasonik testin prensibi, prob tarafından üretilen yüksek frekanstaki ( 0,1- 20 MHz) elastik dalgaların test malzemesi ortamında yayılması ve bir süreksizliğe çarptıktan sonra tekrar proba yansıması temel prensibine dayanmaktadır.
Prob tarafından algılanan dalgalar elektrik sinyallerine dönüştürülür ve katod ışınları tübü ekranında malzeme içyapısının habercisi olan yankılar halinde görülür.Ekran üzerindeki gözlenen yankıların konumları ve genlikleri hatanın bulunduğu yer ve boyutları hakkında bilgi vermektedir.
Ultrasonik muayene metotları içinde, pratik hayatta en çok kullanılan darbe-yankı (pulse-echo) tekniğidir Kaynaklarda, curuf kalıntıları, gözenek, çatlak, yan cidara kaynamama ve yetersiz nüfuziyet gibi iç kaynak hatalarının bulunmasında kullanılır. Döküm hataları, laminasyon, korozyon , kalınlık ölçümü bu metod ile yapılır.
Test kayıtlarının kalıcı ve yöntemin oldukça hassas olmasından dolayı radyografi çok yaygın olarak uygulanmaktadır. Test parçası bir radyasyon kaynağından çıkan radyasyon demetiyle (X veya Gama ışınları) ışınlanır. Radyasyon malzeme içinden geçtikten sonra parçanın arka yüzeyine yerleştirilmiş olan filme ulaşır. Süreksizliklerin, radyasyonu farklı soğurmaları nedeniyle, süreksizliklerin olduğu bölgelerden geçen radyasyonun şiddeti film üzerinde farklı karartma oluşturacaktır. Filmin banyo işleminden sonra film üzerindeki bu kararmalar hatanın radyasyon belirtisi olarak görünecektir.
Avantajları